21 Ekim 2012 Pazar
EREN ERDEM/ Kurban ‘Hayvan kesmek’ değildir! (3) -(TAMAMI)
Kaldığımız yerden devam edelim. Habil-Kabil kıssasında geçen “kurban” anlatımının “hayvan kesme” sanılması, tümüyle teknik bir yanılgıdır. Çünkü geleneksel anlatıma göre, hayvan kesme: “Hz.İbrahim ile birlikte ortaya çıkan bir uygulama olarak kabul edilir.” Habil-Kabil kıssası ise, yine aynı geleneksel metinlerde çok daha eski bir olay olarak bilinir.
Allah’a yaklaşmaktır
Şimdi gökten bir koç indiği söylenen Hz.İbrahim kıssasının ayetlerine;
(SÂFFÂT suresi 102. ayet) Çocuk onunla birlikte koşacak yaşa gelince, İbrahim dedi “Yavrucuğum, uykuda/düşte görüyorum ki ben seni boğazlıyorum. Bak bakalım sen ne görürsün/sen ne dersin?” “Babacığım, dedi, emrolduğun şeyi yap! Allah dilerse beni sabredenlerden bulacaksın.
Ayette “ne kurban kelimesi geçer, ne de iması yapılır.” Kaldı ki ısrarcı bir dille anlatmaya çalıştığım şu gerçeği de ele alalım, kurban kelimesi hakkında bildiğiniz her şeyi unutmanız gerekmektedir. Kurban, yani yaklaşmak kelimesi Arapçadır. Yaklaşmak anlamına gelir. Oğlunu kurban etti diye bir cümle kurarsak, Oğlunu yakınlık etti gibi bir gariplik ortaya çıkar.
Hz.İbrahim’in yaptığı şey, kendisini mücadele şuurundan alıkoyan tüm imgelerden arınma fiilidir. Bütünüyle, Allah’a yaklaşma (kurbiyet kurma), Allah dışında ki her şeyden uzaklaşma temelinde bir eylemdir. Bu eylem, mal, servet, makam, imtiyaz ve hatta evlat ve eş sevgisinden dahi bağımsızlaşma ile mümkündür.
Kurban, kişinin Allah’a yaklaşmasıdır. Dolayısı ile Allah dışındaki tüm belirleyicilerden uzaklaşmasıdır. Bu yolla, kişinin kendisine yaklaşması da söz konusudur. O halde “kendisine yabancılaşmış, dolaylı olarak doğaya ve topluma yabancılaşmış insanın” bu hastalıklardan arınması vaziyetine kurban denir. Kur’an’da ki kurban bir bütünüyle bu eksende bir rota çizer.
Bu bir imtihandı
Hz.İbrahim kıssasına dönelim;
Evlat sevgisi, özellikle de erkek evlat istemesi ve bu isteğe olan bağlılığı anlatılan İbrahim Peygamber ile ilgili şu bölüme dikkat ediniz;
Bunun üzerine biz, İbrahim’e yumuşak huylu bir oğlan müjdeledik.
Evet görüldüğü gibi, İbrahim Resul’ün çok istediği şey, yani evlat kendisine verilmiştir. Sonrasında ise, Allah’a yakınlığı test edilmek sureti ile, “en çok sevdiğini feda edip edemeyeceği sorgulanmıştır’’...
“Bu, hiç kuşkusuz apaçık imtihanın ta kendisiydi.” (Saffat suresi 106)
İmtihanın amacı, kişinin sevdiklerinden Allah yolunda vaz geçip geçememesi noktasındadır. Yani kurbanın temel amacı budur. Aksi bir mana, hayvan satın alıp kesme gibi bir ritüel uygulaması bu noktada gözlemlenememektedir. Hali hazırda, yukarıdaki imtihanın başarısı neticesinde, Allah’ın lütfu olarak oğlu yerine bir kurbanlık verildiği ifadesinin kullanıldığı görülmektedir.
Ve ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik. (Saffat suresi 107)
Bu ayette geçen kurbanlık ifadesi, “yaptığı iş nedeni ile Allah’a yaklaşmış olduğunu” belirginleştiren bir ifadedir. Bir hayvan, koyun ya da dana değildir. Hz.İbrahim X fiili yapmış ve Allah’a yaklaşmıştır. Anlatılan mesele budur.
O halde bugünün insanı Kur’an’sızlaştırılmış bir dine mensuptur. Kurban fiilini en doğru biçimde uygulamak için, insanın kendisine yabancılaşmasını sağlayan her şeyden arınması, Allah dışında ki tüm otoritelere itiraz etmesi gerekir. Yani “kurban“ eylemsel bir ibadettir. Bir ritüel değildir. Hayvan keserek olmaz, insanın içindeki egoyu kesmesi ile olur.
Eren Erdem - Aydınlık Gazetesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder