Değerli okurlar. Bu yazı dizisi 3 bölümden oluşuyor. Mümkünse bu metinleri kesip saklamanızı öneriyorum. Ve bu yazacağımız gerçekleri karalamak için “Eren Erdem kurbanı reddetti” diyecek olanların, bu tür ucuz işlere bulaşmamasını, kurbanı değil, kurban gibi devrimci bir ibadeti alıp, hayvan kesmeye indirgeyen Muaviyeci zihniyeti reddettiğimi hatırlatarak başlayayım...
Kur’an’dan onay aldığı iddia edilen her türlü olgu, mutlak manada metne sadakat ölçeğinden geçmiş olmak zorundadır. Yani, Kur’an metninde yer alması şarttır. Bugün Türkiye’de uygulanagelen Kurban, Kur’an’da geçen kurban ile hiçbir surette örtüşmez!
Aksine, Kur’an’ın kurban anlayışına çekilmiş bir kılıç gibidir.
Şimdi konumuza girelim
Kurban kelimesi, kurb kökünden mastardır. Bu kökten türemiş meşhur bir kavrama sahibiz. Akraba kavramı...
Akraba kavramı ile kurban kavramı aynı kökten türemiş olup, eş manalıdırlar. Kurban, kelime anlamı itibari ile, “yaklaşmak” manasına gelen bir kelimedir. (Bkz.Ragıp El İsfehani, el Müfredat, krb mad.)
Kurban konusunu en doğru biçimde anlayabilmemiz için sizlere 1 ayet aktaracağım;
Hac Suresi Ayet 37: Onların etleri de kanları da Allah’a asla ulaşmaz; fakat sizin takvanız O’na ulaşır. Onları size bu şekilde boyun eğdirir ki, sizi hidayete erdirdiği için Allah’ı yücelterek anasınız. Güzel düşünüp güzel davrananlara müjde ver.
Büyük dilbilimci Ragıp El İsfehani’ye göre bu kök, “doluya yaklaşmak” manasına geldiğinden, Allah’a yaklaşma babındadır. Ve dolaylı olarak, “Allah dışında ki tüm ilahlardan uzaklaşma” anlamı kazanır. Yani, insanlığın kaderine yön veren, Allah dışındaki tüm totemleri reddetme, onların siyasi, ekonomik, politik ve felsefi dayatmalarından uzaklaşmak sureti ile Allah’a yaklaşmak. Kurban kelimesinin “politik” anlamı bu şekildedir.
Bu hususta Bakara suresinin 87. ayetine bir göz atalım;
“Ve iz ehazna misaka beni israile la ta’büdune illellahe ve bil valideyni ihsanev ve izl kurba vel yetam vel mesakini ve kulu lin nasi husnev ve ekiymus salate ve atüz zekah, sümme tevelleytüm ila kalilem minküm ve entüm mu’ridun”
Biz İsrailoğullarından, Allah’ın dışında kimseye kulluk etmeyecek/O’na yakın olacak (1), ana babaya, yetim ve yoksullara yardım edecek, herkese iyilik yapıp, “salat-ı uygulayacak”, mal biriktirmeyip topluma dağıtacaksınız diye söz almıştık. Ancak pek azı müstesna, sözlerinden döndüler, hala dönmekteler...
Yukarıdaki çeviride (1) ile ifade ettiğim kısım, “kurba”nın anlam bütünlüğünü akseden bölümdür. Kuran’ı yapısı gereği, ayetin devamı da, “kurba” eyleminin uygulanış biçimini tarif etmektedir. Yani, halka yardım etme, sermaye yığmaktan kaçınma, sevdiğiniz şeyleri Allah yolunda harcama gibi bir bütünlük göze çarpmaktadır.
Değerli okurlar, “Kur’an-ı Kerim’i” açıp, Arapça orjinalini incelediğinizde, “kurba vel yetam vel mesakini” ifadesini her zaman yan yana göreceksiniz. Yetam ve Mesakin, yetim ve miskin/fakir demektir. Kurba ise, Allah’a yaklaşma olarak göze çarpar. Yani Allah’a yaklaşmanın yolu, yetim ve miskinlerden geçmektedir.
Yani yetim ve miskine yaklaşarak, “Allah dışında ki belirleyici totemlerin dayatmalarından uzaklaşıyor, dolayısı ile Allah’a yaklaşıyorsunuz.” Bu yaklaşma, bedensel değil, ideolojik bir yaklaşmadır. Yani ezilenlerin ideolojisine yaklaşma, devrimcileşme...
Kurban kelimesinin direk geçtiği bir diğer ayet ise “Ahkaf suresi 28. ayettir”
“Fe lev la nesarahümlezinettehazu min dunillahi kurbanen aliheh bel dallu anhüm ve zalike ifkühüm ve ma kanu yefterun”
Allah’ın yanında yakınlık sağlamak için edindikleri ilahlar, onlara yardım etseydi ya! Tam aksine, onlardan uzaklaşıp kayboldular. Bu, onların yalanları, uydurup durduklarıydı.
................
Eren Erdem - Aydınlık Gazetesi